Kararlarımızı Etkileyen Faktörler-2: Seçenek Sayısı

Seçenek sayısının kararlarımız üzerindeki etkisini en iyi araştıranlardan biri de Iyengar ve Lepper [i].
Kıssadan Hisse: Çok seçenekli ürün alırken kafanızda belirli kriterlerle alışverişe
çıkın. Mesela “mavi, bol kesim kot alacağım”, veya “aylık 500dk araması olan
bir paket alacağım” gibi. Bu tarz kriterler koymazsanız, kafa karışıklığına
maruz kalmanız kaçınılmaz
Aylardır konuşulan, dedikodusu yapılan, görüntüleri sızan 2 yeni Apple ürünü bugün piyasaya sürüldü: Iphone6 ve AppleWatch. Amacım Apple'ın bu iki yeni ürünün detaylarını, artı veya eksilerini yazmak degil. Benim dikkatimi çeken bir noktaya sizin de dikkatinizi çekmek istiyorum.O da Apple'ın sunduğu ürünlere ait seçenek sayıları. Gümüş, siyah ve altın olmak üzere 3 renk, büyük ve küçük olmak üzere 2 boy. Yani toplamda 6 alternatifiniz var. Bazı telefon markalarından almak isterseniz onlarca renk ve boy alternatifiniz vardır: Boyner mağazasından pantolon almayı deneseniz en az 50 çeşit bulursunuz. Peki bunlardan hangisi doğru? Çok seçenek mi iyidir yoksa az seçenek mi? Aslında mantıken çok seçenek insan için daha iyiymiş gibi görünür. İstediğinizi seçebilirsiniz çünkü.

Seçenek sayısının kararlarımız üzerindeki etkisini en iyi araştıranlardan biri de Iyengar ve Lepper [i].
Iyengar ve onun doktora tez hocası olan Lepper, bir mağazanın girişine iki farklı zamanda iki
farklı stand kurdular. Bu standda insanlara tadabilmeleri için ücretsiz reçel
sunuyorlardı. Denekler istedikleri kadar reçel tatmakta serbest bırakılıp,
satın almamakta da özgürdüler. Ancak herhangi bir reçeli almak istediklerinde,
alacakları reçelde $1 indirim önerildi. Birinci standa 6 çeşit, ikinci standa
ise 24 çeşit reçel kondu. Tahmin edilebileceği gibi ikinci stand (24 çeşit
olan) çok daha fazla müşteri çekti. İkinci standın kurulduğu zamanda mağazaya
giren müşterilerin %60’i reçel tadarken, birinci standın kurulduğu zaman ancak
müşterilerin %40’ı standa yöneldi. Araştırmanın birinci sonucu şu oldu:
1.
Müşteriler o kadar seçenekleri olmasına rağmen
ortalamada iki çeşit reçel tattılar. Müşterilere çok seçenek sadece çekici
gelmişti, geri kalan seçeneklere dokunulmamıştı bile.
İkinci sonuç ise daha da ilginçti:
2.
İkinci grup daha fazla müşteri çekmiş olmasına
rağmen, kararsızlıktan reçel satın almakta çekingen davrandılar. Birinci grupta
reçeli tadanlar arasından %30’u reçel satın alırken, ikinci ve çok seçenekli
vitrin müşterilerinden ancak %3’ü reçel satın aldı.
Dolayısıyla
çok seçenekli mağazalar daha fazla müşteri çekiyor olabilir, ancak bu seçenek
sayısı satışlara yansıyor mu bakmak lazım. Boyner gibi mağazalarda yaklaşık 50
çeşit kot pantolon vardır. Bunların hepsini denemek için özgürsünüzdür ve doğal
olarak da istediğinizi alabilirsiniz. Ancak bu seçeneklerden kaç tanesini
deniyorsunuz? GSM şirketlerini aklınıza getirin. Onlarca tarife seçenekleri
sunuyorlar. Bizler bu tarifelerin kaç tanesini inceleyip kendimiz için en uygun
olanına karar veriyoruz? Belki 1-2 tane inceleyip, geri kalanlarına bakmıyoruz
bile.
Bu tür durumlarda ne yapılabilir? GSM örneğinde aslında insanların tek
tek tüm seçenekleri incelemekten başka yapabileceği pek fazla bir şey yok.
Firmalar da insanların bu şekilde davranacağını bildikleri için bazı ürünleri
daha fazla öne çıkararak insanların onu tercih etmelerini sağlıyorlar. Bu tür
durumlarda devlet nezdindeki düzenleyici kurumların seçenek sayısının belirli
bir sayının üstüne çıkmamasını sağlaması en uygun çözüm olarak görünmektedir.
Bu özgür seçimi kısıtlayıcı değil, insanların zaten yapamayacakları bir iş
yükünü üzerlerinden alıp, rahat seçmelerini kolaylaştırıcı bir tedbir
olacaktır.
Sonuç olarak rasyonel aklın önermesinin tersine olarak her şeyin daha
fazlası insanlar için daha fazla mutluluk verici değil. Belirli bir noktaya
kadar seçeneğin çokluğu iyi bir şeydir. Bunun ötesinde seçenek sayısı
insanların kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Peki ideal seçenek sayısı nedir? Buna da sonraki yazımızda değinelim.
[i] Iyengar S ve Lepper M. When choice is
demotivating: Can one desire too much of a good thing [Dergi] // Journal
of Personality and Social Psychology. - 2000. - s. 995.
Merhabalar,
YanıtlaSilBlog yazılarınızı bugün okumaya başladım. Okunabilir ve anlaşılabilir yazıyorsunuz. Yazılarınızın ve de bu yazınızın devamını bekliyorum.
İyi günler.