1.
Ne Kadar Rasyoneliz?
Rasyonellik ekonominin en temel varsayımlarından biridir. İnsanların genel olarak rasyonel hareket ettikleri varsayır ve modeller bunun üzerine kurularak politika üretilir. Bireylerin rasyonelliği “karar alırken yaptığı analizler ve
tahliller sonucunda en doğru seçeneği arayıp bulduğu bunu sürekli ve tutarlı
bir şekilde” yapabildiği şeklinde özetlenebilir. O sebeple rasyonellik kabaca
tercihlerde tutarlılıkla ilişkili bir varsayımdır.
Bilindiği kadarıyla rasyonaliteye ilk karşı çıkanların başında
Herbert Simon gelmektedir. Simon enteresan bir akademisyendi. Politika okuyarak
başladığı hayat serüvenine kamu yönetimi çalışmalarıyla devam etmiş, hatta
fizikle ilgili birkaç makale bile yazmış, daha sonra organizasyon yönetimi,
ekonomi, işletme ve psikoloji bile çalışmıştı. Simon, insanların ekonomik teorinin
öngördüğü kadar rasyonel olmadığını ve hayatta başına gelebilecek bütün
olayların ihtimallerini ve muhtemel sonuçlarını beyninde işleyip en doğru
sonucu bulmasının mümkün olmadığını söyleyerek “Sınırlı Rasyonellik (Bounded Rationality)”
fikrini ortaya attı. Buna göre insanlar çok seçenekli durumlarda karar alırken seçenekleri
rasyonel olmayan kriterlerle ve kendi kafalarından uydurdukları kısa yollarla
(höristik) kısıtlayarak az seçenek arasından seçim yapmaya çalışırlar. Simon, buna
en güzel örnek olarak da satrancı verir. Santraçta her bir hamle için değerlendirilmesi gereken sonraki hamle sayısını ortalama 10120 olarak
hesaplayıp (evet, 1’in yanında 120 tane sıfır), insanların bu kadar hamleyi düşünüp,
en doğrusuna karar vermek yerine, belki 3-4 hamle arasından karar vermeye
çalıştığını söylemiştir. Simon’a göre, geri kalan hamleleri insanlar kendilerince
kısa bir yol kullanarak elerler. Simon, 1977’de American Economic Association (AEA)’ın
yıllık toplantısında rasyonalitenin sınırlarına değinmiş ve sonraki yıl da
Nobel ekonomi ödülüne layık görülmüştü.
İnsanların her zaman rasyonel davranmadığına dair pek çok akademik
çalışma ve deney de yapılmıştır. Örneğin bir deneyde (Carter (1999),
psikologlar kadın deneklere on iki çift naylon çorap arasından en çok
beğendikleri çorabı ve bu tercihin nedenini sordular. Öne çıkan nedenler
çorabın dokusu, “dokunuşu” ve rengiydi. Oysa çorapların birbirinden hiçbir
farkı yoktu. Görüldüğü gibi insanların neden-sonuç ilişkisini ekonominin
varsaydığı kadar rasyonel kurmuyorlar.
Daniel Kahneman
ve Amos Tversky ise insanların nasıl karar aldığına ve
Simon’un bahsettiği höristiklerin neler olduğuna
dair yaptıkları çalışmalarla ünlendiler. Kahneman ve
Tversky (1974), insanın
ekonominin varsaydığından çok daha basit ve rasyonel olmayan karar
mekanizmalarına sahip olduğunu göstererek, Simon’un kuramını deneylerle
desteklediler. Ancak Kahneman ve
Tversky, Simon’dan bir adım daha öteye attılar: Kahneman ve Tversky (1979), insanların belirsizlik
altında rasyonaliteyi nasıl sistematik bir şekilde ihlal ettiğini gösterdi. Makale
insanın belirsizlik altında nasıl karar verdiğini anlatan ve rasyonaliteye
dayanan Beklenen Fayda Teoremi (Expected
Utility Theorem) ile ilgili çelişkileri ortaya koydu ve yeni bir teori geliştirdi.
Yayınlandığı tarihten 2008’e kadar geçen 29 sene zarfında diğer bilimsel
makaleler tarafından yaklaşık 13 bin atıf alan makale, 2008 başından 2013 Eylül
ayına kadar geçen 5,5 senede yaklaşık 14 bin atıf aldı. Yani makale kriz
sonrasında daha popüler oldu. Şu örnek onlara ait
Hangisini tercih edersiniz:
A. Yazı tura atıp, yazı gelince 200$ almak
B. Kuraya girmeden 100$ para almak
A. Yazı tura atıp, yazı gelince 200$ almak
B. Kuraya girmeden 100$ para almak
Bu deneyin yapıldığı insanların çoğunluğu garanti
parayı (B) seçiyor. Ancak kumarı tersine çevirdiğimizde
Hangisini tercih edersiniz:
C. Yazı tura atıp yazı gelince 200$ kaybetmek
D. Kuraya girmeden 100$ kaybetmek
C. Yazı tura atıp yazı gelince 200$ kaybetmek
D. Kuraya girmeden 100$ kaybetmek
İlk deneyde B’yi seçen rasyonel bir insanın ikinci
deneyde de D’yi seçmesi beklenirken, insanlar C’yi yani kumarı tercih ediyorlar.
Halbuki olasılık tercihleri açısından bakıldığında, iki deneyin birbirinden
farkı yoktur. Bu duruma literatürde Kayıptan Kaçınma (Loss Aversion) kusuru deniyor. Bahsi geçen iki makale ve bunları
referans alan daha birçok makale insanların olasılıklar karşısında rasyonel
tercihler yapmadığını deneylerle ortaya koydu.
twitter: orhan_erdem
[1]:http://www.theguardian.com/business/2008/oct/24/economics-creditcrunch-federal-reserve-greenspan
[1]:http://www.theguardian.com/business/2008/oct/24/economics-creditcrunch-federal-reserve-greenspan